27 Mayıs 2013 Pazartesi
26 Mayıs 2013 Pazar
Hecesiz
Hecesi yok bu kentin
Her sokak sessiz, her köşe ıssız
Kentte, gözyaşı kokusu var biraz…
Bir lanet gibi sinmiş maskelilerin isi.
Biraz yapışık, apışık bir hava,
Ayrılık mavisi bir dirhem gök…
Üfürüp uçurmuş penceremizde asılı yıldızları
Gecenin karanlık sızılı yüzlü çocukları…
Ve anneler yastık altlarına saklamış
Sıcacık taze ekmeklerden artakalan mutlulukları
Biriksin diye teli kopmuş günlerimiz için…
Bilemem bu sebepten midir
Çetrefilli yavan geçmişlerimiz,
İstisnasız her akşam kapı ağzında
Elma şekeri bisikletlileri bekleyişlerimiz?
Tercihen kalabalık gürültülü yalnızlıklar değildi
Suda yüzen kağıttan kayıklarımıza bakarken düşlediğimiz.
Ve yüzümüzdeki parçalı bulutlu ifadeden belliydi
Musalla taşında unutulmuş bu kenti sevmediğimiz.
Kitap aralarına pervasızca serilmiş
İki satırlık acemi şiirler gibiydi dostluklar,
Silik ve karalanmış bu saman sarısı kentin
Cılız hasta lambalar ile aydınlatılmış çıkmaz sokaklarında.
Üşüyordu işte üşenmez arsız sarmaşıklar
Düşerken nifak tohumları balkonlarda asılı saksılara
Ve günah ile sevap aynı anda yükseliyordu
Bacaları cilveli kurumlarla dolmuş çatılardan.
Gülücükler vefasız bir evlat gibi
İncecik bir yoldan yüreğimizi terk ederken
Kaybetti bu şehir dolgun pembe dudaklarını
Bir kumar masasının keskin sırtı üstünde.
Ve hepimiz geçmiş kuşakların
Köprü altı küfürlü bilgeliğiyle anladık:
Hecesi yok bu kentin...
Dili yok, dimağı yok…
Dünü çok… Yarını yok.
Categories
Çetrefilli,
çıkmaz sokak,
Hecesiz,
nifusu
25 Mayıs 2013 Cumartesi
Hükmümün Geçmediği Yarın
Kaldırmıyor artık yüreğim
Bir hayalin daha cesedini taşımanın acısını.
Yüküm ağır… Yüküm doğmadan ölen yarınlarım…
Bitti, ne mutlu size bitti artık umutlarım,
Ve seyyah oldu yüzümde gözyaşlarım.
Diyorlar ki üzülme, güneş yeniden doğacak,
Yarın yeniden olacak…
…
Güneş yeniden doğacakmış!..
Yarın yeniden olacakmış!..
Kıvrılıyor alaycı yukarı doğru dudak uçlarım…
Onlar değil ki benim yarınlarım…
Size kalsın yeniden doğan güneş,
Size kalsın hükmümün geçmediği yarın…
Gömün beni aguşuna yarınımın canına
kıyanların.
Categories
Hükmümün Geçmediği Yarın,
nifusu
15 Mayıs 2013 Çarşamba
REYHANLI
Şiir yazmak kolay mı sanıyorsun
Kömürleşmişken Reyhanlı'da hayat?
Boğazımıza kadar kana batmışken
Hangi tümce neye yarar?
Kol, bacak, kafa, el...
Evlat, ana, baba, kardeş...
Can yağmışken kalemime liğme liğme
Şiir yazmak...
Hem de kanlı kelimelerle
Hem de kanlı ampulün ışığı altında!
...........................................................
Çocuklar benden mavi bir gökyüzü beklerken
Kalemim saatlerdir aynı noktada
Kararsız, kadersiz, düşünemez halde...
Suçlu...
Reyhanlı parçalandı, yandı, öldü...
Kara taşa oturup
Kara kara düşünürken sağ kalanlar
İnsanlıktan nasibini almayanlar
Kanlı mendilleriyle, henüz soğumamış naaşlarımıza
Basa basa oynadılar.
Ve döverken daha analarımız bağırlarını
Sürüden ayrılıp da sorgulayanlar yalanlarını...
Tutuklandılar.
Çocuklar benden mavi bir gökyüzü beklerken
Ben onlara bir yürek dolusu Reyhanlı yazıyorum...
Kaldı ki...
Şiir yazmak kolay mı sanıyorsun
Reyhanlı kana bulanmışken
"Elim bir olay yaşandı,
bu da düğünümüzün tadını kaçırdı"
diyenlerle aynı ülkede yaşarken?
Kol, bacak, kafa, el...
Evlat, ana, baba, kardeş...
Can yağmışken kalemime liğme liğme
Şiir yazmak...
Hem de kanlı kelimelerle
Hem de kanlı ampulün ışığı altında!
Categories
kanlı kelimeler,
nifusu,
Reyhanlı
10 Mayıs 2013 Cuma
5 Mayıs 2013 Pazar
...ki bugün Pazar
Yok… Bilmezsin nasıl acır insanın eksik kalan yanı…
Nasıl konuşur
insan şiir gibi bilmezsin…
Basit birkaç
cümleden ibaret senin için cinayet
Oysa ben şair
oldum senin için.
Bulutlara
astım serçe kuşlarını
Kaldırsan
başını,
Yeşil
bakışlarının dallarına değecek ayakları
Ve
soluklanacaklar,
Ve
yaşayacaklar,
Ve
yaşlanacaklar…
Gözlerinin
eşiğinde
Benim gülüşümle ıslanacaklar…
Şair oldum
senin için…
Ama sen
bilmezsin nasıl şair olur insan…
Nasıl sustukça
susar…
Sonra nasıl
yaşar bilmezsin.
Çölde su aramak
gibiydi
Teninde bir
ben aramak
Yaşamak için.
Ve şükretmek
demekti
Dudaklarım her
bir bene değdiğinde
Seni seviyorum
demek.
Ki bugün Pazar
Hava çakıl
taşları kadar buyurgan.
Ben sokağın en
kırgın çocuğu,
Bir köşede
kirli parmaklarımla
Kahverengi
şiirler yazıyorum sana.
Ölmedim işte
şair oldum.
Tüm gemilerimi
güneşte batırdın sen
Küsmedim, parçalandım
Ve o günden
sonra
Kamburu oldum
ben bu lisanın.
Categories
çakıl taşları,
Ki bugün pazar,
nifusu,
şair oldum
3 Mayıs 2013 Cuma
2 Mayıs 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)